27 Haziran 2007 Çarşamba

NİTELİKLİ KÖLE UYKUSU

Dün gazete okurken “Pentangon’dan 7.5 Milyon Dolara Gay Bombası” başlıklı haber suratıma tokat gibi çarptı. Haber, Pentagon’un düşman askerlerine karşı kullanılacak ve onları eşcinsel ilişkilere yönlendirecek bir hormon bombası yapmayı düşündüğünü açıklıyordu. Hava Kuvvetleri’nin Dayton’da bulunan Wright Laboratuvarı tarafından önerilen projenin maliyeti 7.5 milyon dolar olarak belirlendiği, fakat daha sonradan uygulamadan vaz geçildiği anlatılıyor.
Artık pasifist gençler, "savaşma seviş" yerine "sevişirken savaş" diyecekler kanımca. Ehi...İnsan hakları, medeniyet ve demokrasinin timsali ABD’nin, çıkarları söz konusu olunca bir yaratığa dönüştüğünü göremiyor oluşumuzun sebebini çok düşünmüşümdür. Bu konudaki keşfim; “ABD’nin sözde Amerikan Yaşam Tarzı’nı” tüm dünyaya yaymak ve dünya kaynaklarını kendi vatandaşlarının refahı için kullanabilmek maksadıyla, beyinleri yönetecek tüm yöntemleri acımasızca uygulaması olduğudur. Propaganda, bilinçaltı mesajları ve teknolojinin narkozunu aklımıza zerk ediyorlar. Olanları değil, onların algılamamızı istedikleri şeyleri görebiliyoruz sadece.
Hepimiz 1991’deki savaşta petrole bulanmış bir karabatak görüntüsünü hatırlayabiliyor fakat savaşta ölen, sakat kalan binlerce masum insanı, kolu bacağı kopan çocukları, BM’nin ilaç ambargosu yüzünden ölen bebek sayısının 171 den 1817 ye yükseldiğini anımsayamıyoruz. Arızalanan düşünce organımız, ilaç ambargosunda sessiz kalan Clinton’u düşünmeye çalıştığında, aklına sevimli bir bebeğin, O'nun burnuna elini atması ve Clinton'un çocuğu sevgiyle öpmesi geliyor. Hatırımızda kalacak görüntüleri belirleyen bir güç olduğuna inanmamak mümkün değil.

Savaşta zulüm görenleri gösteren bir kare yok aklımızda!

O karabatağın 1980’li yıllarda İskoçya açıklarında batan bir Fransız tankerinden yayılan petrole bulanmış bir karabatak olduğunu bilen yok!

Hatırladığımız yanan petrol kuyuları ve çaresiz çırpınan karabatak görüntüleri !...

Evet, O savaşta ölen sivil sayısı, tarafsız kaynaklara göre 500.000 civarında. Ölen ABD askeri sayısı 143...

Fakat hatırlamaya çalıştığımızda, kafamızda beliren düşünceler şaşılacak şekilde onların düşünmemizi istediği şeyler oluyor. ABD’nin vahşi yöntemleri ile mankurtlaştırılıyoruz... Her geçen gün geçmişle olan bağlantımız kopuyor. Özümüzden, bilinçli ve planlı bir şekilde ayrıştırılıyoruz. Bilinçaltımızı zımparalayarak nitelikli birer köle olana kadar, bizi biz yapan değerleri yok etmeye çalıştıklarını görmüyor muyuz?
Bence bu hipnozdan uyanmanın tek yolu; karşı tarafın bizim üzerimizdeki emelleri ve bu emellere ulaşmak için kullandıkları teknikleri bilmek.

Aksi takdirde bir kaç nesil sonra hiç bir şeyi hatırlamıyor olacağız...